HIZLI ERİŞİM

NE ARAMIŞTINIZ ?

ABAD’IN TEMEL HAKLARA AYKIRI BAŞÖRTÜSÜ KARARI

17 Mart 2017 Genel

 

Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), Müslüman kadınların işyerinde başörtüsü ile çalışma haklarının, işverenin iç kuralları çerçevesinde engellenmesinin ayrımcılık olup olmayacağına ilişkin 2 başvuruya dair kararını açıkladı. Karara göre, AB ülkelerinde Müslüman kadınların başörtüsü ile çalışması işverenlerince yasaklanabilir.

Fransa ve Belçika’da iki Müslüman kadın, işyerinde başörtüsü takmasından dolayı işten atılmıştı. Belçika ve Fransız yüksek yargı makamları ABAD’a bu konuları kendi davaları çerçevesinde ön soru olarak iletmiş ve Divan’dan Ayrımcılığa Karşı AB Direktiflerini bu konu özelinde yorumlamasını istemiştir. ABAD söz konusu başvuruları inceleyip kararını 14 Mart 2017 tarihinde verdi ve karar işverenlerin lehine oldu.

Verilen kararda, “İşveren tarafından belirlenen iç kurallar ve talimatlarda çalışma esnasında herhangi bir dini, siyasi veya felsefi sembolün genel olarak yasaklanmasının ayrımcılık anlamına gelmeyeceği, bu kuralların o işletmede çalışan herkes için geçerli olması halinde bunun eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmeyeceği ve dolayısıyla işverenler bakımından meşru bir yasaklama olacağına hükmetmiştir” ifadeleri yer aldı.

KARAR NE ANLAMA GELİYOR?

Divan’ın almış olduğu bu karar neticesinde AB üye ülkelerinde başörtüsü, işverenlerce kolay bir şekilde yasaklanabilecektir. Karar ile işverenlere, çalışanların dini özgürlüklerini sınırlama getirme ve iş hayatında din ve inanç hakkını kullanmak isteyen kişilerin iş akitlerini feshedebilme hakkı tanınmış oldu.

ABAD’ın bu kararından sonra birçok ülkede kamuda ve özel kuruluşlarda başörtüsünün yasaklanması yönünde düzenlemeler yapılması olasıdır. ABAD’ın kararı, ülke yargı sistemleri bakımından da bağlayıcı olacak ve AB’ye üye ülkelerdeki ulusal mevzuatların ve ulusal mahkemelerin bu yorum ışığında karar vermesine de dayanak sağlayabilecektir.

BAŞÖRTÜSÜ, MESLEĞİN İCRASINA ENGEL DEĞİL

Aynı zamanda ABAD’ın bu kararı, yalnızca eşitlik ilkesinden yola çıkarak vermiş olması İnsan Hakları Sözleşmesi ve birçok uluslararası hukuk metni ile garanti altına alınan din özgürlüğünün ihlalini meydana getiriyor.

Başörtüsü nedeniyle iş akdinin feshinin, doğrudan dini inanç nedeniyle bir ayrımcılık olduğu ortada iken, başörtülü olmanın meslek için herhangi bir engel teşkil etmediği, bu nedenle bu tür yasakların bir mesleki gereksinim olarak kabul edilemeyeceği, AB kanunlarının dini nedenlerden dolayı ayrımcılık yapılmasını yasakladığı önemli bir husus olarak ortada durmaktadır.

DİNİ VECİBELER, ÖZEL VE ÇALIŞMA HAYATI OLARAK İKİYE AYRILAMAZ

Karar hakkında açıklamalarda bulunan uzmanlar, dini vecibelerin kişinin hakları bakımından hayatının ayrılmaz parçası olduğunu ve özel ve çalışma hayatı olarak ikiye ayrılamayacağı, bu nedenle bu tür bir yasağın Avrupa Birliği hukuku uyarınca kabul edilemez olduğunu belirtiyor.

Bu karar, Avrupa’da yaşayan Müslüman kadınların çalışma hayatına özgürce katılımlarını ve dini özgürlükleri önemli derecede sekteye uğratıyor. Avrupa ülkeleri bir taraftan Müslümanların ve özellikle Müslüman kadınların sosyal hayata katılmadıklarından şikâyet ederken diğer taraftan da ABAD’ın böyle bir karar alması ciddi bir tezat oluşturuyor.

ABAD KARARINA KONU TEŞKİL EDEN BAŞVURULAR NE İDİ?

Belçika yargısının Divana ilettiği Achbita davasında, otel resepsiyonunda başörtüsü ile çalışan Müslüman bayanın bu nedenle işveren tarafından işten çıkartılmasının AB Direktifleri kapsamında ayrımcılık olup olmadığının değerlendirilmesi istenmişti.

Diğer başvuruda ise, Asma Bougnaoui isimli Fransız vatandaşının, çalıştığı şirket tarafından, bir müşterinin başörtülü bir görevli tarafından kendisine hizmet edilmesini istememesi üzerine işine son verilmesi sonucu açtığı davada da, bunun ayrımcı bir muamele olarak kabul edilip edilmediği hususunun değerlendirmesi için ABAD’a görüş sorulmuştu.

KARAR UZUN VADEDE IRKÇILIK VE RADİKALİZMİ BESLEYECEKTİR

İnsan hak ve özgürlükleriyle ilgili bütün uluslararası belgelerdeki temel hususların başında gelen ayrımcılıkla mücadele ve inanç özgürlüğüyle çelişen bu karar Avrupa’da yaşayan Türkler başta olmak üzere tüm Müslümanlar tarafından endişeyle takip edilmektedir. Toplumsal hayata katılım açısından zaten sorunları olan Müslüman kadınların işini daha da zorlaştıracak olan ve mutedil Müslümanlar arasında tedirginlik yaratan bu tür uygulamaların Avrupa’da son yıllarda yükselen İslamafobi, ırkçılık ve radikalizmi besleyeceği açıktır. Avrupa’nın kendi değerlerinden uzaklaşması şeklinde de yorumlanan bu kararın, bir arada yaşama kültürünü ciddi ölçüde zayıflatacağı düşünülmektedir.

 

 

 

 

E-Bülten Üyeliği Yenilikler ve gelişmelerden haberdar olmak için e-bültene üye olun.