“Biz YTB olarak asla oradaki vatandaşlarımızı yalnız bırakmayacağız”
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Avrupa’da artan ırkçılık söylem ve eylemlerini eleştirerek AB ülkelerini uyardı. Yurtdışındaki vatandaşlarımıza da seslenen Çavuşoğlu “Biz YTB olarak asla oradaki vatandaşlarımızı yalnız bırakmayacağız, hiçbir zaman da yalnız hissettirmeyeceğiz.” dedi.
Çavuşoğlu, “Avrupa Birliği (AB) sırf Türkiye’ye düşmanlık üretiyor diye terörist yandaşçılarını, teröristlerini büyüten besleyen bir duruma geldi. Bu büyüttüğü, beslediği canavar bir gün Avrupa’nın kendisini yer” dedi.
Çavuşoğlu, Moğolistan gezisinde Milliyet’in sorularını yanıtladı:
- Avrupa’daki ırkçılığın artmasını ve camilerin kundaklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Ak Parti iktidarı döneminde kuruldu. Bu kurumun bir görevi soydaş ve akraba toplulukları dediğimiz bugün gönül coğrafyasında yer alan kardeşlerimizin sorunlarıyla ve onların konularına matuf olarak görev yapması. 6 milyonu aşkın vatandaşımız bugün birçoğu Avrupa olmak üzere yurtdışında yaşıyor. En çok vatandaşımız Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, İsviçre’de yaşıyor. Öyle bir noktaya geldik ki son yıllarda özellikle gittikçe artan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı had safhaya ulaştı. Buna özellikle 20 Ocak’taki Afrin harekâtından sonra eklemlenen bir başka boyut daha oldu. Rahatlıkla Avrupa ülkelerinde her türlü faaliyeti yapan, cirit atan ve hiçbir yasal engelle karşılaşmadan Türkiye aleyhine her türlü faaliyeti yapma imkânı sağlanan terörist veya onları müzahirleri devreye girdi. Hem camilerimizi hem STK’larımızı, hem vatandaşlarımızı rahatsız edici yakıp yıkma zarar verme hadiseleri ortaya çıktı. Burada esas problem şu, yapılan bu tür eylem ve saldırıların yapanın yanına kâr kalıyor olması. İlgili ülkenin bunları enseleyip yakalayıp yasal işlemlerin yapılmaması en büyük problem. Dolayısıyla bu başlı başına yapanları cesaretlendirici bir durum olarak karşımıza çıkıyor. O zaman buna göz yumuluyor anlamı çıkıyor.
- Avrupa destek mi oluyor bunlara?
Yani biz destek oluyor demiyoruz ama göz yumuluyor diyoruz. Bunların bir şekilde kontrol altına alınması, cezalandırılması gerekiyor, yargı mercileri karşısına çıkarılması gerekiyor. Bu tabii büyük bir sorun. Biz Yurtdışı Türkler Akraba Topluluklar Başkanlığı olarak asla oradaki vatandaşlarımızı yalnız bırakmayacağız, hiçbir zaman da yalnız hissettirmeyeceğiz. Zaten bu aşırı sağcı, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi üzerinden gelişen dalga karşısında Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar başkanlığı bir kısım çalışmalar yaptı. Özellikle çatı derneklerinin bu noktada farkındalık oluşturarak hem idari makamlar hem sair alanlarda karşılaştıkları ayrımcı tavır ve davranışlara karşı bilinçlendirmek, hukuki altyapı hukuki bilinç sağlamak üzere hukuki eğitimler verildi. Bir camiye saldırıldığı zaman bir ırkçılık var, bir islamofobi var, bir terörist faaliyeti var diyorsunuz. Gittiği bir fabrikada çalışırken maruz kaldığı bir tavır da olabilir bu. Bir resmi makamda kaldığı bir tavırda psikolojik baskıdır. Bunlara karşı orada yaşayan vatandaşlarımızın daha duyarlı, bilinçli olmalarını sağlayacak eğitim hizmetlerimizi biz veriyoruz şimdi. Bu noktada çatı derneklerimiz dediğimiz bu derneklerin bünyesinde hangi dernek varsa ortak projeler geliştirerek destekliyoruz. Yanı sıra şu ana kadar orada görev yapan 500 hukukçu kardeşimizi Avrupa insan hakları bağlamında temel hak ve hürriyetler bağlamında, aşırıcılık, İslamofobi karşısında onları da eğitmiş durumdayız. Onlar da sahada görev yapıyor. Bu son ortaya çıkan olaylar neticesinde de biz kardeşlerimize bir şekilde iletişim kuruyoruz, bu dernekse dernek, kişisiyle kişi, kimse, iletişim sağlıyoruz. Gidiniz yasal süreci başlatın biz size her türlü hukukçu desteği, maddi manevi desteği vereceğiz, siz bu hakkınızın peşinden gidin. Aksi takdirde sonuçsuz neticesiz bırakılırsa bu yapanları cesaretlendirir.
- Avrupa ülkelerine uyarılarınız ne olacak?
Ben olaya yurtdışı Türkler ve akraba topluluklar veçhesinden baktım. Dışişleri Bakanlığımız tarafından bu olaylara ilişkin adımlar atılıyor. Almanya’ya nota gönderildi. AB’ye şunu söylemem gerekiyor, maalesef son dönemde artan ırkçılık, İslamofobi artık yönetim kadrosunda bulunan siyaset yapan aktörler nezdinde de karşılık bulmaya başladı. Asıl tehlike bu. Bu böyle olunca meşru bir alan meşru bir durum gibi algı ortaya çıkıyor. Böyle olunca da bunun önüne geçmek mümkün değil. Avrupa’nın kendi değerlerine ne kadar yabancılaştığının göstergesi. Ben bunu adeta kendi putunu yiyen putperest gibi görüyorum. Avrupa’nın yaptığını. Avrupa sürekli başkalarına parmak sallayarak temel hak ve özgürlükler üzerinden herkesi dizayn etmeye çalışan bir ülke, aynı problemlerin daha derini kendi içinde yaşandığını görüyorsunuz. Bu zaten sizin bu konudaki ciddiyetinizi ortaya koyuyor. Bir araya gelerek ortaya koyduğumuz değerlerin yok olmasına vesile oluyor. Burada önemli olan şu, medyada, medya dilinde siyaset dili de çok önemli. Birkaç oy fazla alacağım diye savruldukları noktaya Avrupalı siyasetçilerin çok iyi görmesi gerekir. Çünkü bu eğer macun tüpten çıkarsa geri dönüşü olmayan yola girilir. Bu her şeyden önce AB’nin kendisine zarar verir. Burada herkes üzerine düşen sorumluluğu çok iyi değerlendirmeli ve bu sorumluluk çerçevesinde hareket etmeli. Bir kere en başta tüm bu yaşananların cezasız kalmaması gerekiyor, ikinci olarak AB’yi bekleyen esas büyük tehlike var, AB sırf Türkiye’ye düşmanlık üretiyor diye terörist yandaşçılarını, teröristlerini büyüten besleyen bir duruma geldi. Bu büyüttüğü beslediği canavar bir gün Avrupa’nın kendisini yer. Nitekim emarelerini de görüyorsunuz. Girit’teki Alman Konsolosluğu’na saldırı oluyor. Kim yapıyor YPG’li PKK’lı teröristler yapıyor. Dolayısıyla AB’nin ve Avrupa ülkelerin benim teröristim senin teröristin yaklaşımından vazgeçerek terörist nereden olursa kimden gelirse kime yapılırsa aynı muameleyle karşılık verilmesi gerekiyor.