Bu ışıklı gökkubbenin altında
Birkaç dakikaları bile kalmış olanlar
Yüzlerce yıl yaşayacakmış gibi
Koşuşturup duruyorlar
Ve uzakta, binlerce yıllık suskunlukta
Dağlar, bu telaşçı kalabalığa bakarak
Donup kalmışlar haşin ve kederli
Sanki birkaç dakikaları kalmış gibi yaşayacak
Avar dilinin en tanınmış şairlerinden biri olan Resul Hamzatoviç Hamzatov, 8 Eylül 1923 tarihinde Dağıstan’da dünyaya geldi. İlk şiir kitabını 20 yaşında yayınladı. Moskova’daki Gorki Edebiyat Enstitüsü’nde eğitim gördüğü yıllarda Rusça ve Dünya edebiyatı üzerine çalıştı. Birçok yazar ve şairden etkilendi; ancak eserlerinin oturmasını sağlayan Puşkin ve Lermontof oldu. Şiirlerini Avar dilinde neşreden yazar, 50 yılı aşkın süren sanat hayatı boyunca Sovyetler’in en üretken şairi oldu. Şiirlerinden bir çoğu Raymond Paus, Yuri Antonovi, Aleksandr Pahmutov gibi ünlü kompozitörler tarafından bestelendi. Hamzatov’un “Benim Dağıstanım” isimli, doğduğu toprakları, o toprakların insanını anlattığı kitabı 1984 yılında Türkçeye çevrildi. Sanat çevreleri tarafından heyecanla karşılanan bu eser sayesinde Türk okurunun da gönlünü kazandı. 3 Kasım 2003 tarihinde Moskova’da hayata gözlerini yumdu.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikalinin 79. yılında saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk, büyük güçlerin paylaşım savaşlarının sonucu olarak imparatorlukların yerlerini ulus devletlere bırakmaya başladığı bir dönemde dünyaya gelir. Gençlik yılları, bir imparatorluk olan Osmanlı ülkesinin sürekli toprak kaybetmesiyle yaşanan hayal kırıklıklarıyla geçer. Birinci Dünya Savaşı sonrası, Osmanlı’nın başkenti İstanbul işgal edilince, Anadolu’da yeni bir milli hareketin doğuş sancıları başlar. Atatürk, müfettiş olarak gönderildiği Samsun’dan başlayarak Anadolu’daki milli direnişin örgütlenmesine ve Ankara’da bağımsızlık mücadelesi verecek bir meclisin kurulmasına önderlik eder. Meclisin oylarıyla Başkomutanlık ünvanı alır. İstiklal Harbi’nin kazanılmasıyla Gazi Mustafa Kemal unvanıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Reis-i Cumhur’u olur.
10 Kasım 1938’de karaciğer rahatsızlığı nedeniyle İstanbul’da hayata gözlerini yumar.
Ukrayna Parlamentosu milletvekili, Cumhurbaşkanlığı’nın Kırım işlerinden sorumlu yetkilisi ve dünyaca ünlü bir insan hakları savunucusu olan Kırımoğlu, 13 Kasım 1943 tarihinde Kırım’ın çöl bölgesindeki Bozköy’de doğdu ve ailesiyle birlikte Kırım’dan sürgün edildi. Gençlik yılları boyunca hapis yatmasına rağmen davasından vazgeçmedi. 1989 yılında Taşkent’te toplanan Kırım Tatar Milli Hareketi Başkanlığı'na seçilmesi sonrasında 29 Mart 1998 seçimlerinde Ukrayna Parlamentosu’nda Kırım Türklerini temsil etmeye başladı. 2014 yılı Mart ayında Kırım’ın Rusya tarafından üçüncü defa işgal edilmesiyle 3 Mayıs 2014 itibariyle Rusya’ya girişi beş yıl süreyle yasaklandı. Ekim 1998 yılında, halkını sürgünden barışçı yollarla vatanına dönmesini başardığı için Birleşmiş Milletler Mülteciler ve Kaçaklar Yüksek Komiserliği tarafından Nansen Madalyası ile ödüllendirildi. Mustafa Abdülcemil, Kırım Türklerine yapılan haksızlıklara karşı mücadelesini sürdürmektedir.
Stalin liderliğindeki Sovyetler Birliği, 14 Kasım 1944’te Gürcistan’ın Ahıska bölgesinde yaşayan onbinlerce Ahıskalı Türkü sınır güvenliğini tehdit ettikleri gerekçesiyle sürgün etti. Trenlere bindirilen gidecekleri yere kadar aşağı dahi inmemek koşuluyla vagonlarda günlerce yolculuk eden Ahıskalı Türkler Sovyet topraklarında dört bir tarafa dağıtıldı. Orta Asya’nın Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan bölgelerine sürgün edildi. Bir yurt edinme çabasıyla derin yaralar alan birçok Ahıskalı müslüman, sürgün yolunda yaşamını yitirdi.
Sürgünde hayatlarını kaybeden Ahıskalı soydaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz.
Kardeş ülke Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kuruluş Yıldönümü kutlu olsun.
Kardeş Ülke Lübnan'ın Bağımsızlık Günü Kutlu Olsun.
Beyrut
Tarihi boyunca Ortadoğu’nun önemli şehirlerinden biri olan Beyrut, bugün Lübnan’ın başkentidir. Beyrut, uzun tarihi boyunca Fenikelileri, Romalıları, Arapları, Haçlıları, Osmanlıları ve Fransızları ağırladı. Uzun yıllar Ortadoğu’nun ekonomik, fikrî ve kültürel merkezi olan ve “Doğu’nun Paris’i” olarak anılan Beyrut, 1970’lerden sonra başlayan toplumsal ve siyasal karışıklıklar ve bu yüzden patlayan Lübnan İç Savaşı (1975-1991) sonucu bu özelliğini kaybetmiştir. Yaralarını sarmaya ve eski görkemli günlerine dönmeye çalışan Beyrut, Hristiyanlık ve İslam’ın farklı mezheplerinin bir arada yaşadığı, Ortadoğu’nun en kozmopolitan şehirlerinden biri olma özelliğini sürdürüyor. Ekonomisi ise bankacılık ve turizme dayanmakta. Sırtını Lübnan dağlarına yaslayıp Akdeniz’i seyreden, sedir ağaçlarının gölgelediği bir rüya şehir olan Beyrut, tüm savaşlar ve yıkımlara rağmen insanlığın güzel yanlarına kapılarını aralıyor.